Günümüzde, modern programlama teknikleriyle adını sıklıkla duyduduğumuz microservice mimarisi, yazılımcılar için temel motivasyonundan bağımsız oldukça kompleks bir hal almaya başladı.
Mimari kimi zaman startup firmalarının kuruluşlarının ilk günü itibariyle yazılım geliştirme süreçlerine tesir ederken, kimi zaman da enterprise firmaların transformasyon süreçlerine yön veriyor.
İş hayatımda edindiğim tecrübeler ve yaptığım bazı araştırmaların ardından bir yazı dizisi hazırlamaya karar verdim.
Konsepti kavramsallaştırmanın, implementasyon detayları kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple başlangıç noktası olarak konsepte bir miktar değinmek istiyorum.
Mimariden kabaca bahsedecek olursak:
- Spesifik bir business motivasyonunu, servisler arası independent ve loosely coupled ilişkilerle ele alırken deployment süreçlerindeki riski minimuma indirebiliyoruz.
- Geleneksel programlama pratiklerinin aksine, servislerin kendi data ve state’lerinden sorumlu olması yönetilebilirlik gibi bir avantajı bize fazlasıyla sunuyor.
- API’ler vasıtasıyla iletişim kurulması ile servisler arası business motivasyonu oldukça izole hale getirebiliyoruz.
- Bana göre en büyük kazanımlardan biri microservise’leri geliştiren ekipler arası technical stack bagımlılığının olmaması.
- Organizasyon şemamızı servis güdümlü bir şekilde kırmamıza imkan veriyor olması, IT yönetimi perspektifinde kendimize oldukça sürdürülebilir bir dünya kılar.
Özetle microservice projeler monolithic projelere kıyasla birçok avantajı beraberinde getiriyor.
Hoşçakalın..
Yiğit Oğuz 